Sosyal Medya

Makale

Ercüment Özkan’ı Yeniden Düşünmek…

Ercüment aÄŸabey ile ilk karşılaÅŸmamız sevgili Dostum Hasan Tiyek aracılığı ile Adana Anadolu mah. Ahmet Dursun kardeÅŸin evinde oldu… Orada kendisini ağırladık ve hemen diÄŸer aydın ve gazeteci insanlardan farkını hemen kavradık… Bir kere çok mütevazı bir kiÅŸiliÄŸi vardı. Ayrıca, çok samimi ve sizin ÅŸartlarınıza dudak büken bir kiÅŸi deÄŸildi. Bizimle yere oturdu ve yer sofrasında yemek yedi. En küçük bir memnuniyetsizlik duymadık. Ayrıca en önemlisi kendisine yönelttiÄŸimiz soruları sonuna kadar dinler ve sonra cevap vermeye çalışırdı.

Ercüment aÄŸabeyin bizdeki ilk izlenimleri yukarıda izah ettiÄŸimiz gibiydi ve bu neredeyse ortak kanaatimizdi. Tabii ki baÅŸka yazarçizer insanlarla da oturup konuÅŸmuÅŸluÄŸumuz olurdu. Ama hiçbiri bizi bu kadar derinden etkilememiÅŸti.  Daha sonra da her Adana’ya geldiÄŸinde dinlemeye gider ve bazı görüşleri bizim için biraz aşırı gibi görünse de yine de ortama gider ve söylenenleri dinlerdik.  Bir gün ulu cami civarında bir öğrenci evine misafir gelmiÅŸti. Orada Adana’nın birçok farklı kesiminden dinleyici gruplar vardı. Ercüment aÄŸabey yine her zaman ki gibi heyecanlı bir ÅŸekilde konulara dalmış ve konu sünnet tartışmalarına gelmiÅŸti. Ahmet rabbani diye kendini tanımlayan bir arkadaÅŸ da birkaç kiÅŸi ile gecikmeli geldi. Bodoslama derler ya öyle konuya daldı ve mesele namaz kılmanın ÅŸekli üzerine geldi. Yeni gelen arkadaÅŸ, ayetten mülhem ben yan üstü ayağımı kaldırarak namaz kılarım dediÄŸinde Ercüment aÄŸabey, ‘ben Resulullah nasıl namaz kıldıysa ben öyle kılarım’ diyerek herkesi mütebessim kılmıştı.  

Adana da farklı zamanlarda birçok kere Ercüment aÄŸabey ile birlikte oturduk ta ki en son geceye kadar… O gece Vedat Kâhyalar aÄŸabeyin evinde misafirdi. Adana’dan ortak tanıdıkları davet etmiÅŸti o da bizi… Gece geç saatlere kadar oturduk, hatta biraz hasta olduÄŸunu fark ettiÄŸimiz de o oturmamız için ısrar etse de kalktık eve geçtik… O gece Adananın eli kalem ve kitap tutan insanları ile birlikte oturduk ama bu son oturuÅŸumuz olduÄŸunu bilmeden tabii. O gece çok farklı konular tartışıldı. Kavram meselesine geldi çattı konu… Ä°slam düşüncesi baÅŸka kavramları dışlar ve kendi kavramlarını kullanır, diyerek konuya giriÅŸ yaptı Ercüment aÄŸabey… Bende mesele biraz tartışılsın diye konuyu biraz daha açması için eleÅŸtirel bir giriÅŸ yaptım; aÄŸabey, kavramların Kurani olması meselesi biraz sorunlu gibi, yani kuran önceki kavramları alıp kendi bakış açısı içinden yeniden bir tanıma kavuÅŸturmuÅŸtur. Yani kendine has bir kavramsal çatı olarak vazedilmemiÅŸtir. Sonuç itibarıyla Kuran kendisinden önce insanların kullandığı kavramları yeni bir içerikle sunmuÅŸtur. DoÄŸal olarak Ercüment aÄŸabey buna sert tepki verdi. ArkadaÅŸlar da buna tepki verenler ve savunanlar olarak neredeyse ikiye ayrıldı. Biraz tatlı sert bir tartışma yaÅŸandı.  Ve öylece ayrıldık. Sabaha doÄŸru rahatsızlanmış ve hastaneye kaldırılmıştı. Namazdan sonra haberimiz oldu ve hemen hastaneye koÅŸtuk. Tabii ki vefat haberini aldık. Sonra o gece orada olan birkaç arkadaÅŸ ile cenaze arabası ile Ankara’ya kadar refakat eyledik.

Ercüment aÄŸabey, bana hep sıcak ve samimi gelmiÅŸtir. Tanıdığım Ä°slamcıların içinde rahat iliÅŸki kurulabilen ve kendisine rahatlıkla eleÅŸtiri yöneltilebilen ender insanlardan biridir. Bu açıdan gerçekten peygamber ahlakı diyeceÄŸimiz bir özelliÄŸi taşıdığını söylemekte fayda var. Örnek alınası bir özelliktir bu…

Ercüment ağabey, kendisine yönelik birçok haksız tepkiye maruz kalmıştır. Sünnet meselesinde farklı düşünmesi onun ile ilgili çok yanlış algılara neden olmuştur. Hâlbuki o sünnet meselesinde daha titiz ve eleştirel bir konumu ihtiva edilmesi gerektiğini söylüyordu. Kuran diyen insanların arasındaki farklılıkları doğru okumayan birçok kesim diğer kesimler üzerinden Ercüment ağabeye de haksızlık ediyorlardı. Gerçi o dönemde ne söylerseniz söyleyin, herkes kendi inandığı şeye göre bir değerlendirme yapıyordu. Bu yüzden hakikatin ne olduğu konusu biraz ideolojik bakışa göre değişiyordu.

Ercüment ağabeye ve diğer o dönemde eli kalem tutan aydın ve yazarlara yöneltilecek eleştiri aynıdır. Yeterince İslam düşünce geleneğinin derinlemesine bir okumasını yapamadığı ve buna yönelik yeterli dokümantasyon olmadığı ve bu konuda yazılanların çoğunun oryantalist aydınlar tarafından ortaya konduğu gibi bir sürü etken var. Eleştirilerinin haklı tarafları olmakla birlikte bugün birçok eleştirinin de yeterli bilgiye sahip olamadığından kaynaklı olduğu biliniyor. Bugün elimizde yeterli bir bilgilenmeyi sağlayacak kaynak metinler tercüme edilmiş veya Arapçasından o metinlere ulaşacak imkânlar çoğalmıştır.

Ama Ercüment aÄŸabeye yöneltilecek en temel eleÅŸtiri aynı özelliklere sahip olan her türlü fikri sistematiÄŸe yöneltilebilecek bir eleÅŸtiridir. Ercüment aÄŸabey, eleÅŸtirel bir disiplin üzerinden Müslüman kültüre yaklaşıyordu. Bu da temel ilkesinin ulaşılan bilginin sahih olup olmadığı konusuna önem vermesini ilkesel hale getiriyordu. Yani bir bilgi öncelikli olarak sahih mi deÄŸil mi sorusu daha çok anlamlıydı. Ä°lke de belliydi. Kendi ifadesi ile bir mesele ‘subuti kati ve delaleti kati’ olduÄŸunda dikkate alınmalıydı. Bu ilke bazı yanlışların ve yanlış anlamaların önüne set çekmek için gerekli olan bir ilkeydi. Haberin kesin doÄŸru oluÅŸu ile haberin yorumunun da ittifakla belirlenmesini iÅŸaret eden bu ilke birçok yorumu da dışlamak için zemin oluÅŸturuyordu.

Sahih olan ve zorunlu olanın ne olduÄŸu meselesi önemliydi tabi… Ama hayat sadece bu unsurlardan oluÅŸmuÅŸ deÄŸildi. Ve koca bir külliyat vardı. Bu yüzden bu ilke üzerinden bu külliyatı yanlışlayabilirsin ama o külliyatı kullanmadığın zaman da yeni duruma yeni bir yorumu ancak mevcut kültür üzerinden yapabilirsin ki bu da zaten Ä°slamcılığın modern doÄŸasının en temel sorunudur. Yani sadece Ercüment aÄŸabey deÄŸil onun da içinde yer aldığı Ä°slamcılığın temel sorunudur bu…

Ercüment ağabey, kendi dönemi içinde eleştirel tutumla Müslümanların aklını kullanmasının önünü açtı. Din diye bugüne kadar gelen birçok yanlış algının tartışılmasına imkân tanıdı. Aslında Ercüment ağabey bu konuda da bir itidal noktası üzerinden hareket ettiği için bir dengenin de adı oldu. Her yazar ve aydın gibi tabii ki onun da duygusal coşkunluğu vardı ve buradan neşet eden yanlışları olmuştur. Ama özünde samimi olduğu için Türkiyeli Müslümanlar açısından bir imkân olmuştur. Hala düşüncelerini tartışmaya ve üzerinde derinleşmeye ihtiyaç vardır. Bugün yeni bilgi dağarcığı ile o bakışların derinleştirilerek varlık sahasına çıkmasına imkân tanımak iyi olur.

Bugün sahip olduÄŸumuz bilgiyi seksenli doksanlı yıllarla mukayese yapamayız tabii ki… Ama o dönemin samimiyetine ve sadakatine olan ihtiyaç tartışılmaz bile… Ercüment aÄŸabey, yerin hala doldurulmadı. Seni özlüyoruz. Ve seni seviyoruz, inÅŸallah cennette de buluÅŸma imkânı hâsıl olur…

Bugün hala Ercüment aÄŸabey konuÅŸuluyorsa bir deÄŸer taşıdığı içindir. Bu deÄŸeri yaÅŸatmaya ve yaÅŸamaya devam etmeliyiz…

Selam hidayete tabi olanların üzerinedir…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.